Warning: Trying to access array offset on value of type bool in /var/www/vhosts/medeniyetdernegi.org/httpdocs/wp-content/themes/medeniyet/functions/theme-functions.php on line 1510

Warning: Trying to access array offset on value of type bool in /var/www/vhosts/medeniyetdernegi.org/httpdocs/wp-content/themes/medeniyet/functions/theme-functions.php on line 1515

Warning: Trying to access array offset on value of type bool in /var/www/vhosts/medeniyetdernegi.org/httpdocs/wp-content/themes/medeniyet/functions/theme-functions.php on line 1537

Warning: Trying to access array offset on value of type bool in /var/www/vhosts/medeniyetdernegi.org/httpdocs/wp-content/themes/medeniyet/functions/theme-functions.php on line 1538

Warning: Trying to access array offset on value of type bool in /var/www/vhosts/medeniyetdernegi.org/httpdocs/wp-content/themes/medeniyet/functions/theme-functions.php on line 1539

Warning: Trying to access array offset on value of type bool in /var/www/vhosts/medeniyetdernegi.org/httpdocs/wp-content/themes/medeniyet/functions/theme-functions.php on line 1510

Warning: Trying to access array offset on value of type bool in /var/www/vhosts/medeniyetdernegi.org/httpdocs/wp-content/themes/medeniyet/functions/theme-functions.php on line 1515

Warning: Trying to access array offset on value of type bool in /var/www/vhosts/medeniyetdernegi.org/httpdocs/wp-content/themes/medeniyet/functions/theme-functions.php on line 1537

Warning: Trying to access array offset on value of type bool in /var/www/vhosts/medeniyetdernegi.org/httpdocs/wp-content/themes/medeniyet/functions/theme-functions.php on line 1538

Warning: Trying to access array offset on value of type bool in /var/www/vhosts/medeniyetdernegi.org/httpdocs/wp-content/themes/medeniyet/functions/theme-functions.php on line 1539

 

(Medeniyet Gençliğine İthafen)

Fırtına öncesi kısa bir sessizlik olur önce herkesin bildiği… Ardından dillere destan bir rüzgar eser fırtınanın habercisi. Ağır ağır yaklaşır fırtına içimizdeki sahillere. Kumdan şatolarımız yıkılır o vakit. Emeklerimizin enkazıyla karşılarız. Belki de yıllarımızı alan bir sürecin ölümüdür gördüklerimiz. O sırtımızı dayadığımız kayalıklar toz olur. Aşklarımız, arzularımız, umutlarımız; dökülür, saçılır etrafa utancımızdan yerin dibinden kaldırıp da bakamayız bir daha. Kutsal ağaçlarımız devrilir, ufacık ellerimizle inşa ettiğimiz şeyler silinir, çekip giderler bizden. Ama mühim olan ufku kaybetmemektir rotamızda. Dalgaların sesini duymamak için tıkamak kulaklarımızı, yapacağımız en büyük yanlışlardan olur. Elbet hepimiz karşılaşırız bu gibi yıkımlarla. Sınav kağıtlarındaki kazık soruyu gördüğümüz an gibidir.

Durumun suali ise ne yapılacağıdır. Kimimiz böyle durumlarda soruyu bile göremeden enkaza koşar panikle, ne kendine hayrı dokunur ne başkasına. Kimimiz isyan eder, gördüğü zararın acısını çevresinden çıkarmak için öfkesi yüzünde, misliyle negative eder girdiği çıktığı her yeri. Bazıları vardır ki onlar öfkesini, üzüntüsünü; sabrıyla, idrakiyle, tebessümüyle yenerler. Onlar her sonun bir başlangıç olduğunu iyi bilirler. Ayrıntılarda boğulmamak üzere öze sımsıkı bağlıdırlar. Üstelik belki bu yıkımlar bizler için çok daha güzel yolculuklar doğurabilir. O yolculuklar ki bir yere ulaşıp amacı yok etmek için var olmamışlardır. Öyle ya ‘mutluluk değerli bir gayeye hizmet yolculuğunda elde edilir’ demiştir zararsız bir Alman filozof Zaten yolda olma bilincinin verdiği enerji, öğreti ve büyüyle insan; kişiliğini besler. Yolda olmak, ulaşmış olmaktan çok daha önemli ve lezzetlidir. Çünkü ulaşmanın anlığından münezzehtir yolda olmak.
Burada neye ulaştığımızdan daha mühim konu nasıl ulaştığımızdır. Bu gibi nüansları göz önünde bulundurarak hayatımızı anlamlı kılacak amaçlar belirlemeliyiz her birimiz. Anın rüzgarına teslim olmak, kendimizi bile bile boşluğa sürüklemekten başka bir işe yaramaz. Bireyin yetersizliğinde ise istişare devreye girer. İstişare ile kişiliğine ve prensiplerine uygun bir şeyler bulabilir ve belki de var olan amaçlar birliğine katılarak hem ortamın sinerjisinden faydalanabilir hem de yeni yolculuklarda çevresine enerji verebilir insan. Birliğin gücü dediğimiz şey budur. İşte o bahsettiğim yıkımlara tebessüm edebilen kardeşimiz, genellikle böyle değerli bir gayenin varlığında sinerjiden faydalanır ve enerjisi bittiğinde arkadaşlarıyla, dostlarıyla, sahip olduğu asil amaca vereceği emekle kendini şarj edebilir. Böyle bir ortamda insan kainatın penceresindeki pozitif atmosferi soluyup, ana arterlerine çok daha mühim ve değerli hedefler yerleştirdiğinden hayatın rutin rüzgarlarında savrulmaz hatta birlik ve dayanışma içerisinde betimlenen o felaket fırtınaya dahi karşı koyabilir.

Meselenin daha özelinde insan, perspektifin genişliğiyle zorluklara, engellere karşı koyabilmelidir. İnsanlığın gerekliliği, cebinde iyilikler taşımaktır. Etrafın mutluluğuna vesile olabilmek ve bunda huzur bulmak ne büyük bir erdemdir. İşte bu pasif iyilik değil, aktif iyiliğin ta kendisidir. Burada ölçü ise her zamanki ölçü aletimiz, yani vicdanımızdır. Yalnız dikkat edilmesi gereken husus, boş vermişlik psikolojisine kapılmamak ve kendimizi aldatmaktan kaçınmaktır. Bunlar kişiliğimize zarar verici ve pişmanlığa neden olabilecek tuzaklardır. Hepimiz sorumluluklarımızı, omuzlarımızın üzerinde taşıdığımız şeye iyice yerleştirmeli ve doğanın(hayatın) içinde bulundurduğu büyük sinerjiyi anlamaya çalışmalı, bunların bizlere laf olsun diye sunulmadığını da unutmamalıyız. Aksi durum adeta varlığa sadakatsizliktir. İsyan eden, ikinci şahsa benzer. Sanki alın yazısı gibi zoraki inat, asabiyet, kibir, öfke, aykırılık ve acımasızlık taşır ceplerinde.

Her birimiz hatalarımız, kusurlarımız, günahlarımız ve kayıplarımız ile insanız.  Vakti geldiğinde(suiistimal etmeden, gönülden bir kararlılıkla) bu gibi olumsuzluklarımızı kapatmalı, örtmeli yanlışlardan vazgeçmeli ve yolumuza devam etmeyi bilmeliyiz. Mükemmel olmamız istenseydi bir melek olarak yaratılırdık. O halde ömrün yolculuğunda seçimlerimize dikkat etmeli ve tefekküre vakit ayırmalıyız. Tek başımıza başaramadığımız yahut başaramayacağımızı düşündüğümüz meselelerde kenetlenmeli ve elimizden geleni yapabilmeliyiz. İnsan olmanın onuruna yakışan bir hayatı dünya görüşümüze uygun bir biçimde yaşamımıza lanse etmeliyiz.

Ömrünüzün yolculuğunda faydalı, zevkli ve gururla anacağınız yolculuklar geçirmeniz temennisiyle…

_____________________________________________________________________________________

Halil YİĞİT