Fatih’te otobüs durağında donarak ölmek…
Ne de güzel öldün
Nasıl başardın
Geride bırakmadın
Kazandın…
Bizim tıka-basamadıklarımız
Bizim kapasite fazlamızdı hayatın
Ekmeğini çöp kutularımızdan buluyor
Suyunu sebilden içiyordun
Otobüs duraklarında geceliyordun
Şanslıydın, en az üç cephe kapalıydın
Başını ve sırtını koyduğun kanepe
Metaldi, hem serin hem de sağlamdı
Öyle bakma yüzüme
Biliyorum
Hiç kötü niyetin yoktu
Vallahi mülk edinmemiştin durağı
Biz gece kullanmadığımız için
Emanet yerleşmiştin
(Eeee bu da bizim sana
Lutuflarımızdan biriydi…)
Sabahın ilk ışıklarında
Belki de daha ilk yolcu
Gelmeden durağa
Kalkıp gidecektin
Kahvaltın da taze olacaktı
Geceden tıka-basamadıklarımız
Henüz bırakılmış olacaktı
Senin için her köşeye, özenle
Yerleştirdiğimiz çöp kutularına
Bunu da biliyorum
İlk otobüse binmeyecektin
Biletinde, bilet tehayyülün de yoktu
Zaten o kadar uzakta da
Senin işin olmazdı
Hem kanaat sahibiydin
Başka mahallenin çöplüğüne
Dönüpte bakmazdın
Ama O…
Bizim kadar merhametli değildi!
Standardından kırk yılda bir taviz verse
Adını mucize koyar
Ayetle sabitlerdi
Ama O…
Bizim gibi hatırlamazdı seni!
Gökten kudret helvasını
Sana yağdırmazdı
Ama O…
Bazı insanları üstün yaratmıştı!
Nimetlerini onlara pay etmişti
Sana nefes alman bile nimetti
Yeterdi, artardı
Senin ardında gözün yok
Biliyorum
Yine de arka da kalmasın…
Biz lütfetmekten geri durmayacağız
Senin ve senin gibiler için
Her köşeye özenle yerleştirdiğimiz
Çöp kutularına, tıka-basamadıklarımızı
Bırakmaya devam edeceğiz
Ahdimiz olsun, sözümüz olsun
Geceleri otobüs duraklarını
Hani üç cephesi kapalı
Kanepesi serin ve metalden olanları
Senin ve senin gibiler için
Terk etmeye devam edeceğiz
Ne de güzel öldün
Nasıl başardın
Geride bırakmadın
Kazandın…
Yusuf Girgin‘in kaleminden…