Medeniyet Gençliği olarak ‘Türk Kamu Diplomasisinde Gençlik İnisiyatiflerinin Rolü’ panelinde “Çağrısı Çağını Kuracak Bir Gençlik Hayali” isimli tebliğimizle iştirak ettik.
Tebliğimiz:
Tarihi ile barışık, kendi medeniyet değerlerinden haberdar ve bu değerleri yüceltecek bir neslin yetişmesi gerektiğinin farkındalığıyla neslimize hitaben kurulmuş; ilim, kültür ve sanat alanlarında faaliyet gösteren Medeniyet Gençliği Hareketi’nin ilk teşkilini 2009 yılına götürebiliriz. Önce kendi avlusunu temizlemek gayesiyle cem olmuş sekiz kişilik bir okuma grubuyla başladı bu hareket. Kısa sürede gayesi hayır olan bu ekibe yeni dostlar yeni fikirler eklenmeye başladı.2010 yılına geldiğimizde medeniyetimizin kaybolan değerlerinin yeniden inşa ve ihyası amacı ve ateşiyle bir platform halini aldık.7 Ocak 2011 tarihinde medeniyetimizin kadim başkentlerinden biri olan Bursa’da Medeniyet Gençliği ismini, logosunu ve manifestosunu ilan etti. Kısa zaman içerisinde sesimize ses gücümüze güç katmak isteyen yeni gönüllülerimizle buluştuk ve yapılan istişare kampları sonucunda kurumsallaşmanın ilk adımını atarak 29 Mayıs 2013 tarihinde dernek kuruluşumuzu Türkiye genelinde belirlediğimiz kırk altı kurucumuzla gerçekleştirdik. Hemen akabinde 21 Haziran 2013 tarihinde ilk genel kurulumuzu gerçekleştirdiğimizde, artık sesini büyük ölçüde duyurabilen bir resmiyet kazanmıştık. İlk ateşin düştüğü 2009 yılından itibaren, altı senelik zaman diliminde birçok projeye imza atma imkânı bulduk. Medeniyet Sohbetleri adı altında farklı şehirlerimizde büyük salon programları organize ettik, bunların yanında genel merkezimiz yerleşkesinde dönemsel olarak düzenlediğimiz Fikir ve Düşünce Atölyelerimizle birçok farklı görüşte ve konuda uzman isimleri Medeniyet Gençliği çatısı altında gençlerle buluşturduk. Haftalık okuma gruplarımızla, İbn-i Haldun’un Mukaddime ’sini inceledik ; ‘Bedirden Sakarya’ya İslam toplumlarının sosyolojisini betimleye çalıştık, ‘’Beylikten Cumhuriyete Siyasi Tarih’’ okumalarımızla gözümüz atide, kökümüz mazide bir görüntü oluşturmaya çalıştık. Birincisi Antalya’da olmak üzere, Bolu ve Bursa’da Medeniyet Gençliği İstişare Toplantıları adı altında düzenlediğimiz kamplarla muhatabımız olan liseli ve üniversiteli kardeşimizle tanışma ve istişare etme imkânı bulduk. Tüm bunları yaparken hiçbir siyasal ve sivil hareketten destek almadık. Yaptığımız organizasyonların maddi sorumluluklarını Medeniyet Gençliği ’ne gönül vermiş yol arkadaşlarımızla beraber, yaygın aidat sistemimizle bertaraf etmeye çalıştık. Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz çalışmalar dijital platforma neşredildi ve muhataplarına ulaştırıldı. Çalışmalarımız Anadolu’nun birçok ilinden takdir toplamaya ve kuruluşumuzda çalışmalar yapmak için bizimle hareket etmek isteyen gönüllülerimizin sayısını arttırdı. Başta Bursa, Siirt, Batman, Maraş, Eskişehir, Hakkâri, Rize olmak üzere birçok ilde şubeleşme çalışmalarımızı tamamladık. Medeniyet Gençliği olarak, zulmü alkışlamadık zalimden yana olmadık. Doğru bildiklerimizi istişare yoluyla vücuda giydirerek sesimizi kısmadan söylemeye gayret ettik ve etmeye devam ediyoruz. Dünyada ve ülkemizde insanlığa kurulan kumpaslara karşı gerek bireysel gerekse oluşturulan platformlarla ortak bildirilere imza attık. Medeniyetimizin yeniden inşa ve ihyası adına küçük bir yapı taşı olabilmeyi kendimize onur kaynağı olarak saydığımız bu yolda, bizimle beraber yürümek isteyen arkadaşlarımızla bir birimize; çalışmalarımızın toplumun her kesimini kapsayacak şekilde, İnanç ve medeniyet değerlerimizi esas alarak ahlak ve maneviyat çizgisinde yapılması ve istişare kurumunun her daim ilk başvurulacak yol olması hususlarında söz verdik. Medeniyet Gençliği teklif ve projelere her daim açık bir yapıda olmuştur. Söz konusu teklif ve önerileri ahlak ve maneviyat önceliğinde toplumun ve medeniyetimizin yapılanmasını ön plana alarak karara bağlamayı ve uygulamayı kendimize şiar edindik. Medeniyet Gençliği Derneği olarak, bir gençlik hayalimiz var. Kadim geleneğini kaynaktan bilen ve sahiplenen, kendi ihtisas alanında bu öz değerlerini gündelik yaşamına giydirebilen bir Sayfa 2 gençlik. Tarihin dehlizlerinde kaybolmayacak, çağrısı çağını kuracak bir gençlik anlayışıyla ve Mevlana misali denge ayağı bu değerler üstüne basan ve tüm kültürleri tanıyabilecek, iletişim kurabilecek yapıda bir gençlik.. Her şeyden öte; okuyan ve düşünen bir gençlik, diplomalarının esiri olmayan. Fikri açık, düşmansız tarih anlayışıyla evveline sahip çıkan, doğrudan feyz; yanlıştan ders çıkaran bir gençlik hayalimiz var. Türkiye’de faaliyet gösteren gençlik hareketlerinin genel ekseriyetle gayeleri de bu yönde olmalıdır ve ‘’Daha yaşanılabilir bir dünyaya nasıl adım atabiliriz?’’ sorusuyla dertlenmelidir. Özelden genele gidecek olursak, kimimiz Türkiye’nin, kimimiz İslam Coğrafyasının kimimiz de tüm insanlığın refahı adına dertleniyoruz. Ancak ana düşüncemiz tektir : “İnsan.“ İstisnasız tüm fikirlerimizin direk muhatabı insan merkezlidir ve genel ekseriyetle üstünde yaşadığımız toprakların refahıyla genişleyecek tümevarım yöntemlerini benimseriz. Bundan dolayıdır ki, siyasal, ekonomik ve sosyolojik olarak ‘’Türkiye özelinde’’ 2023 ve 2071 hedeflerini koyduk. Büyük devlet olma kriterlerinden biri de kısa – orta ve uzun vadeli hedefler oluşturmaktadır. 2000’li yılların başına kadar orta ve uzun vadeli hedeflerden ve projelerden bahsetmek, devletimiz adına mümkün değildi. Medeniyet Gençliği olarak, birçok sivil toplum kuruluşu gibi bu hedeflerin işaret edilmesini çok doğru buluyor ve destekliyoruz. Çünkü gelecek biziz, geleceğin muhatabı biz gençleriz. Ancak tam da burada bir soru sormamız gerekiyor. Geleceğin muhatabı bizsek, bu hedeflerin belirlenmesinde ya da projelendirilme aşamasında, içinin doldurulmasında ne kadar söz sahibiyiz ya da olacağız? Bu sorunun kesin cevabını ancak Türkiye’deki gençlik hareketlerinin sesinin yüksek ve tok çıktığı zaman verebiliriz. Farklı isimler altında kurumsallaşmış yapılar olmakla beraber neredeyse tüm gençlik hareketleri insan merkezli. Bu durum gençlik hareketlerinin ortak projeler altında birleşmesine olanak sağlayacaktır. Ortak projeler üretilmeli, gençlik çalıştayları yapılmalı yapılıyorsa da hedef kitleleri genişletilmelidir. Orta ve uzun vadeli hedeflerin alt yapıları hazırlanırken, toplumun gençlik perspektifinin tespitleri yapılmalı, sorunları incelenmeli ve çözüm yolları aranmalıdır. Orta ve uzun vadeli hedeflere giden yolda, gençlik adına bir risk haritası çıkarılmalı, bu doğrultuda öngörüler eşliğinde muhatap kurumlara alınması gereken önlemler sunulmalıdır. Özellikle 2023 Türkiye’sine giden yolda toplumsal yozlaşmayı ve çözülmeyi önleyebilecek ya da en azından azaltabilecek yollar aranmalıdır. Günümüzde neredeyse içi boşalmakta olan aile kavramının yeniden tahsis ve tesisine gidecek yollar aranmalı ve uygulanmalıdır. Yukarıda saydığımız tüm bu zorunlulukların yanı sıra beklide en elzem durum biz genç bireylerin kendisini her alanda geliştirmesi gerekliliğidir. Her şeyden öte bize yakın görülen 2023 hedefine büyüklerimizle birlikte varıp bu hedefe varılırken yapılan/yapılacak olan hatalardan ders çıkarmamız gerekiyor. Böylece 2071 ve bu gibi uzak hedeflere giderken bizden sonra gelecek kardeşlerimize en önemli yapı taşlarını dizmeli ve onlara yol göstermeliyiz. Bizler biliyoruz ki hayalini kurduğumuz bu hedeflere ulaşmamızın tek aracı siyasal yapılar değildir. Bu minvalde geleceğin inşası ve değerlerimizin ihyasında biz gençlere, yani gençlik hareketlerine de söz hakkı verilmelidir. Bu insiyatifi aldıktan sonra bazılarının düşündüklerini uygulayan değil; okuyan, düşünen ve faal duruma geçebilen aktif bireyler olmalıyız. İnanç ve medeniyet değerlerimizle örtüşen, güçlü bireyler olmalıyız. Türkiye’nin çizmiş olduğu 2023 hedefi her şeyden öte, bundan sonra bu toplumun hizmetkârlığına aday olacak bireylere kuşkusuz bir emsaldir. Bu ve bunun gibi emsalleri bizim gölgemizde yetişecek fidanlara misal etmek ana gayemiz olmalıdır. Geçmiş bizleri yolumuzdan alıkoymayacak bir biçimde şimdiye bağlamalı, geleceğe doğru bir medeniyet köprüsü kurmak derdimiz olmalıdır.