Türkiye, önemli bir genç nüfusa sahip. Sahip olduğu bu gücü en etkin şekilde kullanmak için gençliğe türlü yatırımlar yapıyor. STK’lar, belediyelerin gençlere kolay bir şekilde ulaşabilmesi, onlara hizmet götürebilmesi için önemli bir aracı. Bu kapsamda gerçekleştirilen Gençlik Politikaları Forumunda, belediyeler ve STK’ların gençlerin eğitilmesi ve geleceğe hazırlanması sürecinde atılması gereken adımları ve yapılacak işbirliklerini konuştu. Yerel yönetimler, STK’ların biraz daha sorumluluk almasını önerirken, STK’lar yerel yönetimlerin yer tedariki ve maddi desteğiyle daha iyi işler yapacaklarını vurguluyor.
İDEAL SAHİBİ BİR GENÇLİK İSTİYORUZ
Gençlerin fabrikasyon bir üretim olarak görülemeyeceğini söyleyen AK Parti Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş, iktidarın kulu, kölesi bir gençlik yetişmesini istemediklerini ifade etti. “Gençler asla resmi ideolojinin bir parçası ya da resmi ideolojinin ürettiği fabrikasyon bilgilerin, eğitimin, üretimin sonucu olan unsurlar değildir. Gençlerin yetiştirilmesi alanında sadece devletin değil yumuşak güç olarak sivil toplumun ve yerel yönetimlerin çıktığını görüyoruz. Yerel yönetimlerin artık millet kuruluşları haline getirilmesi zaruridir. Yerel yönetimin gençlik aşısını yapacak ana merkezler haline getirilmesi gerekiyor. Amacımız resmi ideoloji altında yetişen gençler ortaya çıkarmak değil. Bizim istediğimiz fikri hür, vicdanı hür, geleceğe gayretle kanatlanan, değerlerine bağlı, kendi kökleri üzerinde yükselen ve dünyanın bütün meydan okumalarına karşı göğsünü siper ederek dünyadaki bütün haksızlıklara meydan okuyan bir gençlik yetiştirmektir” dedi.
Kurtulmuş, gençlikten istedikleri özellikleri şöyle sıraladı: “Bilgili, ideal sahibi olan bir gençlik. Lümpen olmayan, gününü gün etmek ve günün gelişmelerine göre suyun üstündeki saman çöpü gibi oradan oraya savrulmayan bir gençlik. İdeal sahibi bir gençlik. Ahlak sahibi bir gençlik. Aksiyon sahibi bir gençlik.”
GENÇLERİN DE GÖREVLERİ VAR
Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen ise gençlerin taleplerine ulaşma noktasında yaşadıkları sorunlara dikkat çekerek “Politikalarda en büyük problem bence iletişim. İletişim kanallarımız şeffaf, anlaşılır ya da gençlerin arzu ettikleri kolaylıkta değil. İletişimde gençlerin beklentileri çok çeşitli. Bu talebe ulaşmakta bir problem var” diyor.
Hilmi Türkmen, gençlerin de bu politikalarda görevinin olduğunu belirtiyor. “Gerek STK’lar, gerek bizler yerel yöneticiler olarak bu iletişim kanallarını daha anlaşılabilir, daha kolay, daha şeffaf hale getirmek için çaba sarf ediyoruz. Yöntemler deniyoruz. İtiraf edeyim, bu iş henüz kurumsallaşmadı. Burada tarafların hepsine iş düşüyor ve herkesin bir görevi var. Yerel yönetimlerin ve STK’ların yanı sıra gençlerin de alacağı görevler var.” STK’ların görüşlerinden istifade edeceklerini söyleyen Hilmi Türkmen, STK’ların gençlik politikalarında belirleyici aktör olmasının önemli olduğunu vurguluyor. Türkmen, bir adım ötesine geçmek için yapılması gerekenleri şöyle sıralıyor: “Öncelikle cesur olmak lazım. Daha sonra fedakâr olmak lazım. Bunun yanında tutarlı da olmak lazım. Tutarlılıkta sorun var. Tutarlılıkla kastettiğim, dediklerimizi uyguluyor muyuz, neresindeyiz? Belediye başkanı olarak STK’larımız şöyle yapsın diyoruz ama bu işin neresindeyiz? STK’larımızla işbirliği konusunda nasıl davranıyoruz? Projelerine destek oluyor muyuz?”
SEMTLERİN MESLEKLERİ OLMALI
Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, gençlerin beklentisinin hayata hazırlanmak olduğunu söylerken, maddi manevi duyguların göz ardı edilmemesi gerektiğini de vurguluyor. “Gençlerin beklentisi belli. Gençlerin hayata hazırlanmaları lazım. Bir yandan ruhi, diğer yandan soyut eğitime ihtiyaçları var. Çocuk temelde şu soruyu soruyor. Ben kabiliyetimle ne işe yararım, hayatımı nasıl kazanırım? Bir tarafta maneviyat, bir tarafta da maddiyat var. Asıl hedef, bu ikisini eşleştirip zaten o manevi duygularıyla bu hayatta adaletli, ahlaklı, güzel, topluma faydalı insan olmak.”
Demircan Türkiye’nin ekonomik gelişmesi ile gençlerin beklentisinin de değiştiğine dikkat çekiyor. “Türkiye çok hızlı gelişti. Özellikle İstanbul gibi büyükşehirlerdeki gençlerin beklentisiyle, tarımın ağırlıklı olduğu yerdeki gençlerin beklentisi farklı. Rize’deki insan çay üzerinden bir gelecek düşünüyorsa iç Anadolu’da tahıl üzerinden bir gelecek düşünüyorsa, İstanbul’da hizmet sektörüne adapte olmak üzerinden bir gelecek düşünür. Üniversiteye gitme arayışı da bu.”
“Gençlerin geleceği, toplumun geleceği” diyen Demircan, STK’ların farklı alanlarda uzmanlaşarak gençlerin farklı yönlerini desteklediklerini, bu desteklerin hepsinin de gerekli ve doğru olduğunu ifade ediyor. “Gençler kendini boşlukta hissediyor. Çünkü neye yaradığını ve ne yaparsa başarılı olacağını test edemiyor. Benim önerim çok net. Kişilerin değil, semtlerin de meslekleri olmalı. Dünyada yenilikçi, girişimci ve marka şehir, marka hizmet üreten, marka mal üreten şehir demektir.”
DERDİMİZ NİTELİKLİ GENÇ YETİŞTİRMEK
Medeniyet Derneği Başkanı Ali Öztürk programı yapma nedenlerini şöyle açıklıyor, “İstanbul’da çok sayıda gençlik sivil toplum kuruluşu var. 31 Mart yerel seçimleri öncesi, gençlik STK’larında görev yapan arkadaşlarımızı, belediye başkanlarımızla bir araya getirerek bazı konularda koordineli hareket edilebilir mi bunu anlamaya çalıştık. Belediye başkanlarını çağırma nedenimiz, büyük bir gençlik kitlesi ile muhatap olmaları. Belediyelerin, gençlik sivil toplum kuruluşlarımızla herhangi bir koordinasyonları söz konusu olmuyor. İşte biz bu forumla, yerel yönetimlerle gençlik STK’ları ortak neler yapabilirizi anlamaya çalıştık. Gençlik STK’larındaki arkadaşlarımız bazı konulardan muzdaripler. İnşallah bu program vesilesiyle bir koordinasyon oluşur ve önümüzdeki günlerde bu yerel yönetim ve gençlik meselesinde bir ortak zemin olur diye ümit ediyoruz.”
Gençlik politikalarında taraf olan unsurların, gençlik meselelerini dert ettiğini ama bu meseleyi oturup konuşmadıklarını söyleyen Öztürk, tespit ettikleri sorunları şöyle aktarıyor, “Tam olarak tespit edebilmiş değiliz ama görebildiğimiz esas sorun, kitlelerle sivil toplum kuruluşları arasında çok farkına varamadığımız bir bariyerin olması. Gençlerin ihtiyaç duyduğu bazı konulara cevap veremediğimizin farkındayız. Yani istediğimiz çalışma sistemi ve uygulamayı henüz başarabilmiş değiliz. Çok büyük kitlelerle muhatap oluyoruz ancak bu kitleleri idealize edebilme ve yönlendirme kabiliyetimiz istediğimiz düzeyde değil. Gördüğümüz şey şu, devletin tüm kapıları açılmış, herkes o kapılardan içeriye giriyor. Bir takım imkânları kullanıyor ancak o kullanılan imkânların karşılığı olan hâsıla ve nitelikli genç potansiyeli oluşturulamıyor. Derdimiz bu ve çaresini arıyoruz.”
GENÇLER 3K BELASI İÇİNDE
Gençlik Kuruluşları Birliği Derneği Genel Sekreteri Nurullah Mahmut Dündar meseleyi 3K belasında görüyor. “Gençler, 2000’lerden sonra internetin ve iletişimin önünün açılmasıyla beraber dünyayı daha iyi tanımaya başladılar. Dünyanın herhangi bir noktasıyla iletişim kurmaya başladılar. Gençler elindekiyle yetinmeyip dünyanın diğer ucunda gördüğü şeyi istemeye başladı. Bir yandan sosyo ekonomik kazananların tamamının gençlikte bir rehavete yol açtığına da şahit olduk. Bugün o rehavetle 3K belası diye tabir ettiğim kariyerizm konformizm ve kurtarılmışlık hissi ile ilgili gençlerimiz çok ciddi bir sorun içinde. Şimdi sivil toplum kuruluşları çalışmalar yaparken bu hassasiyetleri gözeterek yapmaya çalışıyor. Yerel yönetimlerin böyle bir hassasiyeti ve gayreti yok. STK’lar üzerinde de bir özeleştiri gerçekleştirelim; birçok STK’mız da bu hassasiyetleri göstereceğim diye faaliyetlere başlıyor ama bir takım problemlerin içerisinde boğuluyor ve nihai hedefine ulaşmakta büyük zorluk yaşıyor.”
Yerel yönetimin STK’ların işlerini STK’lara bırakmasını öneren Dündar, “Yerel yönetimlerin bu işi STK’lara verip onlara bir kaynak oluşturmaları bazı problemleri çözebilir. İkisinde de doğru adamlar doğru yerlerde vazifelendirilmeli. Gençlik kuruluşları ve belediyeler, aynı masaya hedeflerini ve sonuçlarını koyarak iş bölümünü doğru bir şekilde yapmalarında büyük fayda olacaktır. Gençlik için bu aşamadan sonra olumlu bir sonuç elde edilebilir. Yoksa STK’lar ve yerel yönetimler birbirleriyle rekabet halinde olup giderler” diyor.
TÜGVA İstanbul İl Başkanı Fatih Coşar ise gençlik politikalarındaki meseleyi model bulunmamasına bağlıyor. “Gençlik çalışmalarındaki en büyük etkenlerden birisi şu anda herkesin birinci derecede mesul gördüğü gençler oluyor. Bugün gençler bunu yapmıyor diyerek sürekli gençleri kötüleyen bir yaklaşım var. Ortak bir dil tutturulamıyor. Gençlerin bugün böyle olmasındaki en büyük neden, örnek olabilecek model birilerinin olmaması.”
Gençlerde zihni ve ahlaki bir dağınıklığın söz konusu olduğunu ifade eden Coşar, gençlik sorunlarının aileden kaynaklandığını söylüyor. “Biz bu mücadeleler içerisinde bir şey göremedik, benim çocuğum daha iyi olsun diyerek aileler gençleri yalıtıyor. Çocuklarını daha rahat, daha özgür, daha imkânların artmış olduğu bir ortamda yetiştirme istekleri de bunda etkili. Tabi bunda Türkiye’nin ekonomik olarak kalkınmasının da etkisi var. Bu eksikliği giderebilmek için sivil toplumun yapması gereken alanlara yerel yönetimler de girdi. Geldiğimiz noktada yapılan bu çalışmanın hepsi gerekli. STK’larla yerel yönetimlerin işbirliği içinde gençlerin daha katılımcı olduğu daha inisiyatif aldığı ortamların oluşturulmas,ı gençliği kazanma noktasında faydalı olacağını düşünüyorum.”