Medeniyet kurmak bize mi düştü?
İlk insan ve ilk Peygamber olan Adem (AS) ile başladı Hak Batıl mücadelesi.
Batıl diye tanımladığımız şey aslında besbelli bir şeydi. Lakin sureti sürekli değişiyordu ve kıyamete kadar da değişik veçhelerle insana görünecek ve yaklaşmaya çalışacak. Kimi zaman insanın nefsi emmaresi, kimi zaman malı, kimi zaman düşmanı olan insanlar, kimi zamanda koca uygarlıklardı Batıl.
Efendimiz (AS)’in asrından sonra ise çok daha büyük bir imtihanla ve savaşla karşı karşıya kaldık. Hatta belki O’nun mübarek bedeni toprağı şereflendirirken başladı o büyük imtihan ümmeti için.
Büyük badireler yaşadı İslam Medeniyeti ve Ümmeti.
İstilalar, savaşlar, iç kavgalar…
Ama durmadı yolculuğunu sürdürdü bir tarafıyla da.
Sulh ve selamet yurtları kurdu, Bağdat’ta, Şam’da, Maveraünnehir’de, Endülüs’te, Kuzey Afrika’da, Anadolu’da ve Rumeli’de…
Nice devletler ve medeniyet şehirleri kurdu, yaşattı ve insanlığa hizmet etti.
Adaleti, merhameti, şefkati, irfanı taşıdı Mekke ve Medine’den coğrafyalara…
Mağlubiyetleri de oldu ama yıkılmadı hiç bu çağda olduğu kadar.
Osmanlı’nın yıkılışından beri dağınık medeniyetimiz. Ayakta kalmak için Batı ve Batılla mücadelesini sürdürüyor.
Bu topraklarda son 100 yıldır süren zor bir mücadele var. Hayatın her alanında süren bir mücadele. Fikirde, sanatta, kültürde, siyasette, iktisadi hayatta bu mücadele devam ediyor. Elbette bu mücadeleyi Anadolu coğrafyası ile sınırlandırmıyoruz ama en görünür olanlarından biridir bu topraklarda süren medeniyet mücadelesi.
Doğu’ya, Batı’ya, Güneye ve Kuzeye doğru boy veren medeniyetimiz yara bere içinde. Batı demokrasilerinde kendini daha hür ve özgür bulan bir Müslümanlık var maalesef. Oysa böyle mi olmalıydı koskoca bir medeniyetin varisleri.
Bu tablo bizim için büyük bir acıdır aslında. Neden islam coğrafyalarında biz kendimiz olarak daha özgür ve hür olamıyoruz. Neyi kaybettik, nerede hata yaptık ve olması gerektiği noktada değilsek eğer aynı hatalarımızı neden sürdürüyoruz, bunun mesele üzerinde düşünmeliyiz.
Bu acı tablo karşısında durup düşünerek, bir yandan da bu tabloyu değiştirmeye dönük çalışmalar içinde olmalıyız elbette. Hayatın her alanında devam eden bir mücadeleden bahsediyorsak o halde bu tabloyu tersine çevirmek için gayret etmekte bir mükellefiyettir.
Bizlerle benzer düşünceleri paylaşan kardeşlerimizle bu bağlamda bir çalışmayı yürütmeye gayret ediyoruz. Refikimiz olan onlarca çalışma ve hareket var. İsimlerinin ya da tabelaların farklı olması bizimle onlar arasında bir duvar teşkil etmiyor şüphesiz.
Medeniyet Derneği olarak yürüttüğümüz çalışmalarımızda yeni bir döneme adım attık. 3.Olağan Genel Kurulumuz Bahariye Mevlevihanesi’nin manevi hoşluğu içinde 13 Mayıs Pazar günü gerçekleşti. Yönetim Kurulumuzu ve üye sayımızı yeni dostlarımızla biraz daha güçlendirmeye gayret ettik. Zor zamanları yaşadığımızın bilinciyle maddi ve manevi bakımdan biraz daha genişlettik halkamızı.
Resmi kısımlar, listeler değil bizi birbirimize bağlayan. Bizi birbirimize bağlayan şey, kardeşliğimiz ve dayanışmamızdır. İl ve İlçelerdeki kardeşlerimiz, Atölye ve Akademi çalışmalarımıza katılan kardeşlerimiz, dostlarımız, ağabeylerimiz ve manevi büyüklerimizdir bizi diri kılan.
Medeniyet Derneği henüz yolun başında, daha çok yeni sayılır. Köklerini toprağa daha yeni salıyor. Biz o kökün tutması için lazım olan toprak, hava ve su olmaya çalışıyoruz sadece. Kimi ağaçlar çok yücedir, gölgesi herkese yeter. İslam Medeniyeti de çok yücedir ve tüm insanlığın ortak mirasıdır. Bu bakımdan Medeniyet Derneği o yüce çınarın gölgesindeki fidanlardan biridir şüphesiz.
Bizim durumumuz şöyledir aslında, derin bir vadide ilerlerken birbirine tutunan ya da kimse kaybolması diye birbirine uzun bir halatla bağlanarak yürüyen insanlar gibiyiz. Bazen patikanın darlığında olan bir yoldayız bazen yokuşu tırmanıyoruz bazen de daha ferah bir düzlüğü aşıyoruz. Şimdilik yolculuğumuzu böyle sürdürüyoruz. Zirveye varır mıyız bilemeyiz ama yoldayız işte. Yolda olmak ve birbirimize tutunmak bizi kaybolmaktan kurtarıyor. Gece karanlığı bastırıyor bazen ve bunalıyoruz belki ama sonra aydınlık gelecek elbette diyerek yineliyoruz yürüyüşümüzü.
Bizim için kolay yok dostlar. Biz hep zor zamanları yaşadık ve belki de yaşayacağız. İçinde yaşadığımız zaman ve şartlar, bizi zor bir yolda yürümeyi tercih etmemize sebep oluyor. Zor ama bir o kadar da ruhumuza iyi gelen bir çalışmayı sürdürmeye devam edeceğiz. Eskisinden elbette daha iyi şartlardayız bunu inkar edemeyiz, bahsettiğimiz zorluk herkesi sağa sola savuran ve içine alan manevi savrulmadır. İnsanın ruhunda fırtınalar koparan bu çağa ve bu çağın büyüsüne karşı durmak öyle kolay bir iş değil.
Medeniyet Derneği vakur ve mütevazı bir şekilde bu çağın oluşturduğu, insanın ruhundaki anafora karşı bir dayanışma ve kardeşlik hareketidir. Refiklerimizle aynı amaç uğruna dayanışma içinde olmayı da sürdüreceğiz. Ben değil BİZ olmalıyız demeyi sürdüreceğiz.
Bizimle beraber bu fırtınaya karşı durmak isteyen herkesindir bu kardeşlik ve dayanışma hareketi. Kendimizi kimsenin dışında görmüyoruz sadece kendimizce bir çalışma üslubumuz var.
Edebe, irfana, düşünceye, tezkiyeye, kültüre, iz’ana, akla, fıtrata, ihsana, merhamete, adalete, ahlaka, helal olana, yola ve medeniyete talibiz.
Allah’a, Rasülüne (AS), ceddimize, toprağımıza, ümmetimize, islam medeniyeti mirasımıza, tarihimize, mücadelemize, büyüklerimize ve sözlerimize sadık ve bağlıyız.
Allah bu yürüyüşümüzü kutlu ve mübarek kılsın.
Kusurlarımızı ve hatalarımızı örtsün.
Rabbimizin rızasına, Efendimiz (AS)’in sevgisine ve muhabbetine, dostlarımızın duasına ve desteğine muhtacız.
Vesselam.
Ali ÖZTÜRK
Medeniyet Derneği
Başkanı
14 Mayıs 2018